loader image
AK Parti Gaziantep Milletvekili ve TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi Dr. Derya Bakbak Gaziantep Üniversitesi tarafından düzenlenen Kadın ve Siyaset Paneli'ne konuşmacı olarak katıldı.

 
Dr. Bakbak, panelde yaptığı konuşma şu şekildedir:
 
Siyaset nedir? Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ve anlayış olarak tanımlanır siyaset.
 
Peki kadın, kadın nedir? Kadın dişi insandır. Baktığımız zaman bu kısa tanım içinde neleri barındırır aslında; kadın anadır, kadın ailedir, kadın vatandır, kadın gelecektir, kadın geleceğin mimarıdır…
 
Bu devletin kurulurken harcını yoğuran da kadınlardı, Kurtuluş mücadelemizin görünmez kahramanları da onlar oldu. Ve bugün Türkiye’nin demokrasi, kalkınma mücadelesine damga vuracak olan da yine kadınlardır.
 
Çünkü onlar tarih boyunca Anadolu’nun vatan yurdu olmasında, istikbal ve istiklal mücadelelimizde aktif olarak rol oynadılar…
 
Kadınlarımız; iktisadi, askeri, sosyal açıdan birçok faaliyetlerde bulunarak güçlü, fedakâr, onurlu, çalışkan Anadolu kadın ruhunun en güzel örneklerini bu topraklara nakşettiler.
 
Şimdi biz kadınlar siyasetin öznesi ve tamamlayıcısı olmak zorundayız. Neden mi ? Kadınlar olmadan siyaset olmaz mı diyeceksiniz. Tabi ki de olur ama eksik olur. Öznesi olmayan cümle gibi olur. Yani eksik kalır.
“KADIN GÜÇLENDİKÇE, TÜRKİYE GÜÇLENECEK”
 
Konuşmamın başında kadını tanımlarken her şeyden önce kadın anadır demiştim. Bir anne sabır, şefkat ve merhametle çocuğunu yetiştirir ve terbiye eder ki, bir baba çocuğu yetiştirmede bu derece sabır ve merhamet gösteremez.
 
Zira kadının yaradılışındaki hususiyet, onu yüce ve farklı yapan sır iç âleminde baskın olan merhamet, şefkat, anlayış ve sabır gibi vasıflardır.
 
Kadının bu vasıfları, aile ortamında anneliği yaşamasıyla beraber ortaya çıkar ve anne bu özellikleriyle toplumu oluşturacak insanı yetiştirir.
 
Yani KADIN insan mühendisidir ve toplumun birinci mimarıdır.
 
Ve bu mimarı günümüz siyasetinde vazgeçilmez kılan nedir biliyor musunuz?
 
Kadının duygusal zekasıdır…
 
Peki bu zekayı siyasetle nasıl ilişkilendireceğiz, ne işimiz yarayacak duygusal zeka?
 
Baktığımız zaman katı, bürokratik siyaset artık eskide kaldı. Siyaset artık katı, bürokratik havadan çıktı. Bu gemide dümeni çevirebilmek için artık iletişime açık, empati yapabilen, hoş gören, kapasitesi yüksek, çözümün parçası olan kişiler gerekiyor. Gemiye onlar yön veriyor.
 
Kadının genetiğine baktığınız zaman da duygusal zeka çok hakim. Kadındaki bu duygusal zeka beraberinde çok yönlü düşünebilmeyi, en çetrefilli sorunlara karşı yaratıcı ve pratik çözümler üretmeyi, empatiyi, iletişimi, takım ruhunu getiriyor.
 
Bunların hepsi şu anda yeni ve modern çağda dünyanın beklediği siyaset şeklidir.
 
İşte bu yüzden “KADIN” güçlü toplum, güçlü ekonomi ve güçlü demokrasiye giden yolda en önemli anahtardır. İşte bu yüzden kadın siyasetin öznesidir.
 
Kadının eğitimde, istihdamda, iş hayatında ve siyasette elde ettiği her kazanım Türkiye’nin medeniyet yolundaki başarısının göstergesidir.
 
"KADINLARIN SAHİP ÇIKMADIĞI HİÇBİR MESELE BAŞARIYA ULAŞAMAZ”
 
Kadın siyasetin öznesi, vazgeçilmezi dedik peki siyasette nasıl yer bulacaklar. Her şeyden önce yer bulmayı beklemeyeceğiz…
 
Yer edineceğiz. Tıpkı kurtuluş mücadelesindeki Nene Hatunlar, Kara Fatmalar, Halime Çavuşlar, Yirik Fatmalar gibi, tıpkı 15 Temmuz hain darbe girişiminde vatanına sahip çıkan Safiye Bayatlar gibi…
 
Nene Hatun Türk kadınının başarısını, hırsını, çabasını, bağışlayıcılığını ve millete olan sevgisini sembolize eden kurtuluş savaşının en büyük
kahramanlarındandır.
 
Nene Hatun ismi Erzurum’un her karış toprağında cephâne taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı.
 
Kastamonulu Halime Çavuşu Milli Mücadele yıllarında herkes Halim Çavuş diye tanıdı. Çünkü kafasını kazıtıp, erkek kılığına girerek cepheye koştu Halime Çavuş. Ailesinin tüm engellemelerine rağmen İnebolu’dan Ankara’ya ve Sakarya’ya cephane taşıyan yardım kolunda görev aldı.
 
Kurtuluş mücadelesinde ismini çok duyduğumuz bir de Erzurum’lu Yusuf Ağa’nın kızı Kara Fatma var. Kara Fatma ilk cephe mücadelesini kocası Derviş Beyle Balkan Savaşında verdi. Ardından I. Dünya Savaşı başladı. Ailesinden kendi gibi yürekli on kadını yanına aldı ve Kafkasya Cephesi’ne gitti. O sırada eşi Derviş Bey, Sarıkamış’ta şehit düştü. Buna rağmen durmadı, vatan aşkıyla cepheden cepheye koştu. Yanında iki oğlu ve kendisi gibi yürekli kadınlar vardı.
 
Kara Fatma’nın vatan mücadelesi, Kurtuluş Savaşı’nda da devam etti.
 
Mücadeleye katılmak için Sivas’a gitti. Mustafa Kemal’in önünü keserek kendisine görev vermesini istedi.
 
Ve 15 Temmuz gecesi. O gece canları pahasına ellerinde bayraklarla, tekbirlerle sokağa çıkanların arasında sadece erkekler yoktu. Kadınlarımız da darbecilerin karşısında dimdik durdu. Safiye Bayat o demokrasi kadınlarından sadece biriydi, 34 yaşında iki çocuk annesi Safiye Bayat Boğaziçi Köprüsü’nde tankların önüne geçit, darbeci askerlere meydan okudu.
 
Ne Safiye Bayat’a, ne Kara Fatma’ya ne Halime Çavuş’a ne de Nene Hatun’a “hadi sokağa, cepheye koş” denilmedi.
 
Onlar “bu mücadelede biz de varız” dedi.
 
Şimdi kadının doğası, üslubu, mücadele ruhu, duygusal zekası, yaradılışı bu kadar siyasete elverişliyken ve toplumumuzun bu güce ihtiyacı varken ne duruyoruz, neden geri duruyoruz? İnanıyorum ki özgüveni yüksek, cesur, eğitimli kadınlarımızın, ekonomiden siyasete her alanda sayılarının artması, ülkemizi daha ileri ve gelişmiş bir seviyeye taşıyacaktır.
 
Tarih nehri ileriye doğru akarken kadının rolü, su akıntılı da olsa durgun da olsa en önde var gücüyle kendini gösterecektir.
 
“KADIN VİTRİN MALZEMESİ DEĞİLDİR”
 
AK Parti olarak çıktığımız bu davada; bizler kadın olarak en başında beri yerimizi aldık. Başta kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile değerli eşleri Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’nin çabalarıyla o günden bugüne ülkemizde kadınlarımız adına çok şey değiştirdik.
 
‘Kadın Güçlendikçe, Türkiye Güçlenecek’ dedik, kadın dostu politikalar geliştirdik.
 
Devlet politikalarında kadınların önünü açan radikal adımlar attık; eğitimden sağlığa, istihdamdan siyasal hayata katılıma kadar kadınlarımız için pozitif ayrımcılık içeren birçok çalışmayı hayata geçirdik.
 
Çünkü Türkiye'de kadınları görmezden gelen, devre dışı bırakan siyasetin başarı şansı yoktur. AK Parti bu anlamda kadını vitrin malzemesi olarak gören değil, politikalarının merkezine yerleştiren bir harekettir. Çünkü AK Parti’yi var eden, güçlü, cesur kadınlardır. Kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her konuşmasında ifade ettiği gibi “17 yıldır AK Parti'nin sancağı dalgalanıyorsa, bunda en büyük pay sahibi hanımlardır.”
 
Kadınlarımızın hukuki olarak güçlendirilmesi için iktidarlarımız süresince pek çok önemli adım attık. Bu kapsamda; Anayasa’da, Türk Medeni Kanunu’nda ve Gelir Vergisi Kanunu’nda , İş Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nda , Belediyeler Kanunu’nda reform niteliğinde yasal düzenlemeler yaptık. Aile mahkemelerini kurduk, aile içi problemlerin, evli hakimler tarafından ihtisas mahkemelerinde görülmesini sağladık.
Türk Ceza Kanunu’nda toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konusunda düzenlemeler yaptık.
 
Anayasa’da kadınlara yönelik “Pozitif Ayrımcılık” ilkesini getirdik.
 
Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesine dair 6284 Sayılı Kanunu çıkardık.
 
Töre cinayetleri faillerinin en yüksek ceza ile cezalandırılmasını sağladık.
 
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonun kurulmasına öncülük ettik.
 
G20 dönem başkanlığımız sırasında KADIN20 platformu ile İslam İşbirliği Teşkilatında Kadın Danışma Konseyi’nin kurulmasına da uluslararası ölçekte de öncülük etmiş olduk.
 
Sosyal koruma programlarımızı, hiçbir kadının savunmasız ve sahipsiz kalmaması için etkin bir şekilde uyguladık.
 
Ülkemiz genelinde 140 Aile Destek Merkezi (ADEM) ve 21 Sosyal Dayanışma Merkezini (SODAM) hizmete açtık.
 
Kadın istihdamını güçlü ve çeşitli teşvik mekanizmaları ile destekledik.
 
Kadınların istihdamını teşvik amacıyla işveren sigorta prim payını belirli oranlarda karşıladık.
 
Kadınlarımız için esnek çalışma saatleri uygulamasını başlattık.
 
Kadın çiftçilerimizin sigorta kapsamına girmesi için aile reisi olması koşulunu kaldırdık.
 
“SİYASETTE İSTEDİĞİMİZ NOKTADA DEĞİLİZ”
 
Siyasette bugün maalesef kadınlarımızın yeri istediğimiz noktada değil ama gelecekte hedeflediğimiz noktada olacak. Hep birlikte bunun için çabalayacağız. AK Parti olarak iktidarlarımız döneminde kadınlarımıza hak ettikleri değeri verdik ve ülkemizin gelişme sürecinde rollerini güçlendirdik. Yasal düzenlemeler ve reformlarla kadınlarımızın siyasette daha güçlü temsil edilmesini sağladık.
 
Başörtüsü yasağını ortadan kaldırdık. Dini inançları yüzünden ayrımcılığa uğrayan, başörtüsü yüzünden eğitim özgürlüğü kısıtlanmış, ayrımcılığa uğramış kadınlarımızın eğitim ve çalışma haklarını kullanabilmelerini mümkün hale getirdik. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadın milletvekili sayısı 2002 yılında 24 iken 2018’de 104’de yükseldi. Bu sayının 53’ü yani yarısından fazlası AK Parti sıralarında oturuyor. Bu elbette yeterli değil. Kültürel yapımızda bize yüklenen çok fazla görev var; evde yönetmemiz gereken bir hayat var. Bu yüzden kadınlarımız iki seçenek arasında kalmamalı “evde evinin hamuru ile kalmak” yada “dışarda iş hayatına atılmak, siyasette aktif olarak yer almak”. Hepsini birlikte yapmak elbette çaba gerektiriyor ama Türk kadınında o çaba o mücadele azmi fazlasıyla var. Ülkemizi iş kadınlarımızın küresel ölçekte söz sahibi olduğu bir ülkeye dönüştürebilmemiz için bu çaba gerekli. Unutmamak gerekir ki siyasette söz hakkı olan kadın toplum hayatının diğer alanlarında da söz sahibidir.
 
Kadınlarımızın iş gücüne katılım oranı 2002 yılında yüzde 27,9 seviyesindeyken kadın istihdamı alanında izlediğimiz politikalar ve yürüttüğümüz projeler ile bu oranı 2018’de neredeyse yüzde 35’lere çıkardık hedefimiz bu oranı daha da artırmak. Bizler Topyekûn kalkınma hedefimiz çerçevesinde kadınlarımızın kalkınma sürecine daha aktif katılımını desteklemeye devam edeceğiz. Bir yandan kadın girişimciliğini güçlendirirken diğer yandan kadınların işgücüne katılma oranını 2023 sonunda yüzde 40’ın üzerine çıkaracağız.
 
2023’e doğru uzanırken kadınların karar alma mekanizmalarındaki etkinliğini daha da artıracağız. Siyasetten bürokrasiye , kültürel ve sanatsal hayattan sivil toplum faaliyetlerine kadar her alanda kadının katılımını ve rolünü güçlendireceğiz. Kadın istihdamına yönelik getirdiğimiz istihdam teşviklerinin güçlü bir şekilde devamını sağlayacağız.
 
Şimdi önümüzde yerel seçimler var. İl, ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve muhtarlıklarda dilerim daha fazla kadının söz sahibi olduğunu görürüz. Geride bıraktığımız son iki yerel seçimi göz önüne aldığımız zaman; 2009 yılında yüzde 0,9 olan kadın belediye başkanı oranı, 2014 seçimlerinde üçe katlanarak yüzde 2,7 ’ye ulaştı. Bu oranın daha da artması, özelliklere belediyelerimize gönül belediyeciliği anlayışını yerleştirecek, titizliği ile kalkınmayı yerelde güçlendirecek güçlü kadınlara ihtiyacımız var. Dilerim başta yaklaşan yerel seçimler olmak üzere kadınlarımızın gücünü daha çok hissedeceğimiz onların daha çok söz sahibi olduğu bir siyasi arenada oluruz.
dbLogoBeyaz doçent copy
akp

© 2025. Tüm Hakları Saklıdır. Sitede bulunan hiçbir materyal izinsiz kullanılamaz.